Breaking Bad'in yaratıcısının yeni dizisi Pluribus
Pluribus incelemesi: Breaking Bad’in yaratıcısından 2025’in en zeki dizilerinden biri
Bu ilgi çekici dizi, Breaking Bad ve Better Call Saul’un yaratıcısı Vince Gilligan’dan geliyor. Başrolde ise Better Call Saul’dan tanıdığımız Rhea Seehorn, bir anda herkesin sürekli mutlu olduğu bir dünyada yaşayan alaycı bir kadını canlandırıyor. Sonuç, George Orwell ile Invasion of the Body Snatchers karışımı gibi.
Eğer bir gün televizyonunuzdan bir adam size isminizle seslenmeye başlarsa, üstelik ne rüya görüyorsanız ne de halüsinasyon, dünyada bir şeylerin değiştiğinden emin olabilirsiniz. İşte Pluribus’ta “nasıl” ve “neden” soruları bu noktadan sonra devreye giriyor.
Vince Gilligan’ın yeni dizisi, Orwellvari bir atmosferi bilimkurgu gerilimiyle harmanlarken, kendine has tarzını da koruyor; gerçek ile tuhafı iç içe geçiriyor. Sonuçta, bir lise kimya öğretmeninin uyuşturucu baronuna dönüşmesi (Breaking Bad) ya da bir “sahtekar avukat”ın kahramana dönüşmesi (Better Call Saul) da en başta kulağa saçma gelmiyor muydu?
Burada Gilligan, günümüz toplumuna dair eleştirilerini bilimkurgu klişelerinin içine ustaca yerleştiriyor ve hikâyeyi hem sert hem de sempatik bir karakterin etrafında şekillendiriyor. Ortaya çıkan şey, yılın en zeki ve en eğlenceli yapımlarından biri.
Pluribus incelemesi: Breaking Bad’in yaratıcısından 2025’in en zeki dizilerinden biri
Bu ilgi çekici dizi, Breaking Bad ve Better Call Saul’un yaratıcısı Vince Gilligan’dan geliyor. Başrolde ise Better Call Saul’dan tanıdığımız Rhea Seehorn, bir anda herkesin sürekli mutlu olduğu bir dünyada yaşayan alaycı bir kadını canlandırıyor. Sonuç, George Orwell ile Invasion of the Body Snatchers karışımı gibi.
Eğer bir gün televizyonunuzdan bir adam size isminizle seslenmeye başlarsa, üstelik ne rüya görüyorsanız ne de halüsinasyon, dünyada bir şeylerin değiştiğinden emin olabilirsiniz. İşte Pluribus’ta “nasıl” ve “neden” soruları bu noktadan sonra devreye giriyor.
Vince Gilligan’ın yeni dizisi, Orwellvari bir atmosferi bilimkurgu gerilimiyle harmanlarken, kendine has tarzını da koruyor; gerçek ile tuhafı iç içe geçiriyor. Sonuçta, bir lise kimya öğretmeninin uyuşturucu baronuna dönüşmesi (Breaking Bad) ya da bir “sahtekar avukat”ın kahramana dönüşmesi (Better Call Saul) da en başta kulağa saçma gelmiyor muydu?
Burada Gilligan, günümüz toplumuna dair eleştirilerini bilimkurgu klişelerinin içine ustaca yerleştiriyor ve hikâyeyi hem sert hem de sempatik bir karakterin etrafında şekillendiriyor. Ortaya çıkan şey, yılın en zeki ve en eğlenceli yapımlarından biri.